M.ZEKİ CAŞNİ :BELEDİYE BAŞKANLARININ İSTİFALARINI NASIL OKUMALI?

Belediye başkanlarının istifalarının alınmasını nasıl okumalı ve istifalar yerel yöneticilerle sınırlı mı kalınmalı, yoksa topyekün bir teceddüde (yenilenmeye) gidilmeli mi? Gibi sorularını da beraberinde getiriyor. Ak parti açısından, özellikle İstanbul başta olmak üzere, Ankara, Bursa, Balıkesir, Düzce ve diğer birçok illerdeki oy kaybına bakıldığında, bu kaybın giderek Türkiye’nin geneline sıçrayacağı sinyallerini veriyor. Bunu hisseden Cumhurbaşkanı yönetimindeki yeni Ak Parti’nin kolları sıvayarak bu kırılmaların birinci derecede müsebbipleri olarak gösterilen belediye başkanlarından işe başlaması önemli. Tabi, bu yenilenmenin başkanlarla sınırlı tutulması ne kadar doğru ve ne kadar hakkaniyete uygun olduğu soru işareti? Süreç içerisinde bu yenilenmenin gerek teşkilatlara ve gerekse vekiller seviyesine doğru hızla evirileceği görüntüsü kuvvetle muhtemel. Şayet, kırılmaların bir diğer parçası durumundaki kimi teşkilatlar ile vekiller bu işten vareste tutulursa, hem bu tasarruf adil olmaz ve hem de kümülatif olarak siyasetin hadimi durumundaki insanlar tarafından içselleştirilmez. Yeni kırılmalara sebebiyet verir. Muvazzaf belediye başkanlarının bu şekilde istifa ettirilmelerine ilişkin kamuoyunda ciddi eleştiriler yok değil. Bunun ne kadar doğru veya ne kadar yanlış olduğu süreç içerisinde anlaşılacaktır. Lakin zehirli sarmaşıkların kesilip atılması zamana bırakılması beklenilmemelidir. Kamuoyunun bu tasarrufa ilişkin tepkilerine bakılacak olursa, memnuniyetsizlikten ziyade seçmenin bu tasarrufları yerinde bir tasarruf olduğu istikametinde emarelerin olduğunu söyleyebilirim. En azından, bu tasarrufların herhangi bir infiale sebebiyet vermediği; bilakis endişe ile de olsa, aslında zımni bir memnuniyeti uhdesinde barındırdığını söylemek yanlış olmasa gerektir. Her ne kadar rutin dışı bir uygulama da olsa, genel destek ibresinin tasarruftan yana olduğu gözlemlenmektedir. Bu da, Ak Parti’de bir oy kaybına sebebiyet vermeyeceğinin işaret fişeğidir. Tabi bir şartla! O şart da şudur. Bariz bir suça bulaşmamış ve ağır kusurlara mebni bir kırılmaya sebebiyet vermemiş belediye başkanlarını kurda-kuşa yem etmeden, onların hukukunu zedelemeden ve hatta onları başıboş bırakmadan sahiplenmek olası bir takım kırılmaları boşa çıkartacaktır ve Ak Parti’ye bir oy kaybına sebebiyet vermeyecektir. Aksi taktirde, belli bir potansiyele sahip bu insanları kırgınlar ve küskünler safına itmek suretiyle onları amelleriyle baş başa bırakmak, 2019’daki seçimleri tehlikeye sokması kaçınılmazdır. Kanaatimce, Sayın Cumhurbaşkanı tecrübesini konuşturarak karşı saftaki yığılmalara teşne olmak bir yana; orada olası bir takım yığılmaları eritip yanına çekme cihetine gidecektir. Başka bir ifade ile ne pahasına olursa olsun safları sıklaştıracağı ve karşı safa yeni eleman transferine müsaade ve müsamaha etmeyeceği yönündedir. Bir diğer önemli husus da, yukarıda kısmen de olsa değindiğim gibi, temizliğin tüm veçhelerini spesifik olarak belediye başkanlarıyla sınırlı tutmamak; bilakis tüm ilgili siyasi figürlere hasretmek gerekir. Dolayısıyla, 2002 ruhuna uygun yapılanmaya gidilmesi sadece Ak Parti’nin selameti için değil; aynı zamanda ülke selameti için de elzemdir. Genel beklenti bu istikamette. M. Zeki CANŞİ

Yorum Gönder

0 Yorumlar