
Empati duyusal ya da kurgusal bir varlık tarafından yaşanan duyguları tanıma yeterliliğidir. Kökeni: İngilizce empathy içinde duyma & Eski Yunanca én iç + páthos his, duygu. İngilizce sözcük Almanca Einfühlung- çevirisi olarak 1930’larda türetilmiştir. Terim psikolog Edward B. Titchener tarafından 1909 yılında icat edilir. Daha sonra “empathie” olarak tekrar Almancaya tercüme edilir. TDK güncel sözlükte: “Kişinin kendisini başka bir bilincin yerine koyarak söz konusu bilincin duygularını, isteklerini ve düşüncelerini, denemeksizin anlayabilmesi becerisi” olarak tanımlanır. Türkçesi duygudaşlık olarak karşılanmıştır.
”. Alman fenomenolog Edith Stein’a göre, empati kurma kolaylaştırılabilir, engellenebilir veya kısıtlanabilir; ancak olması için zorlanamaz. Stein’a göre empatiyi eşsiz yapan şey, tesadüfen olması, dolaylı olması ve önceden hesaplanamamasıdır. Empati oluşurken, doğrudan empatiyi ortaya çıkarmaktan çok, kendimizi onu yaşarken buluruz. Bu özelliği, empati davranışını öğretilemez yapmaktadır. Buna karşılık, kendinin farkında olma, başkaları için yargılayıcı olmayan olumlu düşünme, iyi dinleme becerileri ve kendine güvenme gibi tutum ve davranışların arttırılması, empatik olmayı isteyen kişilerin gelişiminde önemlidir.Empati iki ana bileşene ayrılabilir. Bilim henüz bu yapıların kesin bir tanımında uzlaşmamıştır, ancak ayrım üzerinde görüş birliği vardır.
DUYUŞSAL EMPATİ
Aynı zamanda duygusal empati de denir : Başkalarının duygusal durumlarına uygun duygularla yanıt verebilme kapasitesidir. Duygusal empati yeteneği duygusal yayılmaya bağlıdır. Başkalarının duygusal ve uyarılma durumlarından etkilenmektir. Duyuşsal empati aşağıdaki ölçeklere bölünebilir.
Empatik endişe : Başkalarının acılarına yanıt olarak duyulan sempati ve şefkattir.
Kişisel sıkıntı : Başkalarının acılarına yanıt olarak duyulan ben merkezli rahatsızlık ve bunaltıdır. Bebekler başkalarının sıkıntısına yanıt olarak kendilerini sıkıntıya sokarlar. 2 yaşında ise yardımlaşma, rahatlatma ve paylaşma şeklinde yanıt vermeye başlarlar.
Kişisel sıkıntı : Başkalarının acılarına yanıt olarak duyulan ben merkezli rahatsızlık ve bunaltıdır. Bebekler başkalarının sıkıntısına yanıt olarak kendilerini sıkıntıya sokarlar. 2 yaşında ise yardımlaşma, rahatlatma ve paylaşma şeklinde yanıt vermeye başlarlar.
BİLİŞSEL EMPATİ
Başkalarının bakış açısı ya da ruhsal durumunu anlama kapasitesidir. Bilişsel empati ve zihin teorisi yakın anlamlı olarak kullanılır. Ancak empati türleri ile zihin teorisini karşılaştıran çalışmaların eksikliği nedeniyle eşdeğer olup olmadığı belirsizdir. Bilişsel empati aşağıdaki ölçeklere bölünebilir.
Perspektif alma : Başkalarının psikolojik bakış açılarını kendiliğinden benimseme eğilimidir.
Fantezi : Kurgusal karakterlerle tanımlama eğilimidir.
Fantezi : Kurgusal karakterlerle tanımlama eğilimidir.
EMPATİ- SEMPATİ
Empati ve sempati birbirinin yerine kullanılan, karıştırılan sözcüklerdir. Bir insana sempati duymak demek, o insanın sahip olduğu duygu ve düşüncelere taraf olmak demektir. Empati kurduğumuzda ise karşımızdakinin duygu ve düşüncelerini anlamak esastır. Kendimizi sempati duyduğumuz kişinin yerine koymamız ve onu anlamamız şart değildir, sempatide “taraftar” olmak esastır. Bir insana sempati duymak, o insanın sahip olduğu duygu ve düşüncelere yakınlıktır. Karşıdaki bireye sempati duyuluyorsa bireyle birlikte duygular yaşanır. Empatide karşıdaki bireyin duygu ve düşüncelerini anlamak, sempati de ise hak vermek, yandaş olmak esastır. Empatinin karşıtı olarak antipati kullanılır. Fransızca antipathie “karşı duygu”, nefret, sevmeme. Eski Yunanca antipátheia. antí karşı + pásχō, path- hissetme, acı duyma sözcüklerinden oluşur.
SONUÇ
Savaşlar empati yoksunluğundan ileri gelir. Yanlışlıkla Stalin’e atfedilen bir sözdeki gibi: “bir adamın ölümü trajedidir, milyonların ölümü ise istatistik.” Stalin de dahil, tüm sömürenler empati duygusunun yerine vatan, din, görev, sorumluluk gibi duyguları koyarlar. Savaşta zulüm etmek zulüm değildir, görevin gerektirdiği iştir. Tolstoy, “Savaş ve Barış” adlı eserinde savaşın insanın üstüne çıkmasını betimler. Savaşmak insanlıktan daha öncelikli bir hedef olmuştur. Günlük hayatımızda çevremizle uyum içinde yaşarken, savaş halinde sorgusuz- sualsiz bir ölüm makinesine dönüşmek ve savaş bittikten sonra sükut haline geri dönmek empatinin yok edilişine örnektir. Bu, kendine yabancılaşmadır. Bizi biz yapan toplumsallığı ve anlayışı yok etmektir.
Empati eksikliği insanlık eksikliğidir. İnsanları bir araya getiren, işbirliği ve ortaklık içerisinde yaşamaya sevk eden, birbirini anlamaktır. Karşıdakini anlamak, onu düşünmek insan olmanın ilk koşuludur.
0 Yorumlar