Her işin bir
giriş cümlesi vardır. Köyün biricik çayevi sahibi Haluk Yalçınöz’ün kitap
okumaya teşvik amacıyla başlatmış olduğu “Kitap okuyana çay bedava” sloganıyla
yola çıkılan bir kıvılcım Edebiyat şölenine dönüştü.
Marmaris’ten
Nuran Benli arkadaşımın kıvılcımını desteklemek için özellikle yazmanın
heyecanı içinde olan öğrencilerim,yazar arkadaşlarımla bir ekip oluşturmak için
ciddi bir çaba vermiştim.Biz Marmaris ekibi olarak (1.Marmaris Kitap
Günlerinden atılan dayanışma ) bendeniz,arkadaşım Gül Özmetin,Semire
Fakih,Ahmet Hür olarak Ağaçlı Köyünde bir sırayı tutmuştuk. Gelecek
olanlarımızdan Nazlı Çevik Terzioğlu, Mutlu Demiroğlu (hayata atılan
öğrencilerim)özel nedenlerinden dolayı çok istemelerine rağmen
gelememişlerdi.Gelselerdi resmen Ağaçlı’da güçlü Marmaris Rüzgarı esecekti.
Bando ekibiyle
başlayan şölen Söke Belediye Başkanının teşrif etmesiyle resmen başlamıştı. Her
bir standa ,her bir yazarımıza hoş geldiniz ile başlayan kısa sohbetleriyle
taçlamıştık.
Program sunucusu
Ümran Öztürk program akışını seslendirdikten sonra saygı duruşu ,İstiklal
Marşımızın bando eşliğinde okunmasından sonra etkinliğin öncülerinin
konuşmalarına geçilmişti.Haluk Yalçınöz ile başlayan konuşma ,Söke Kaymakamı
Tahsin Kurtbeyoğlu ‘nun konuşmasıyla hepimizi büyük bir heyecan sarmıştı.
Sunucumuz Ümran Öztürk’ün dizelerini seslendirdiği şairler şiirlerini
okudu.Söke kaymakamı Süleyman Toyran
program akışının sonuna doğru konuşmasını yapmıştı. Her lider önce
konuşur çok konuşur,bu anlamda bir ilk yaşanıyordu Ağaçlı’da.
Şiirlerini okumak
isteyen her şair davet ediliyordu. Okumak istemeyenler şiir yorumcusu Begonya Ertaş
tarafından seslendirildi.Bir çok şair memnun kaldı bu sunumdan.
Şiirimin
dizelerini okunurken duyunca sahneye heyecanla yürüdüm.Kadın temalı
oluşu,ödüllü şiirim oluşu diye Kadın Okursa şiirimi okudum. Şiir okuyuşumdan ve
şiirimin içeriğinden etkilenen bir kaç köylü kadın kitabımı merak etti,çok
ilgilendi belki de ilk kez bir şiire dokunuyordu. Bir kıvılcım yetmişti Ağaçlı
köyüne.
Marmaris’ten Gül Özmetin şair arkadaşım Sen Benim En Güzel
Şiirimsin adlı şiir kitabını hiçbir karşılık almadan köyün çocuklarına, genç
kızlarına,delikanlılara,köyün annelerine imzaladı.O anda çocuklar için
öyküler,şiirler,masallar olabilseydi diye zihnimden kelebekler
uçurdum.Çocuklara yönelik neler üretirdik biz. Her bir yazarımızın eni boyu
belliydi. Güç koşullar altında yayınevlerinin bin bir nazlarıyla (ücreti neyse
versek de) kitabımızı bastırabiliyorduk .Büyük yayınevlerinin dudak uçuklatan
rakamları karşısında bastırmak mümkün olmuyordu.Elimizden geldiğince karşılık
beklemeden kitaplarımızı imzaladık .Arkadaşım Meral Kutlug İlsever de kitaba uzanan ellerde ve bakışlarda ışığı
görüyorsa hiçbir karşılık beklemeden imzalamıştı kitaplarını.
Yol boyunca
çocukların, gençlerin yaratıcı çizimleri,sokağın süslenişi, Edebiyat şöleni
sunumlarının hoşluğu ve elbette ceviz ağacına asılan çeşitli yörelerden yazar
ve şairlerimizin kitapları.Filelere asılan kitaplar beni çocukluğuma
götürmüştü. Yalnızca file almak uğruna uzanmak isterdim . İçimdeki çocuğa dur
diyerek mekandaki çocuklar sevinsin istedim. Ceviz ağacı renk renk kitaplarla
bezenmişti.Çocukların kitaplara sarılışı muhteşemdi.
Nuran
Benli arkadaşımın sofra bezinden yaratıcılığı ile sergilediği elbiseler,içine
küçük bir cüzdanın sığabileceği küçük
çantalar muhteşemdi.Ağaçlı köylü
kadınlarının ürettiği el işleri,ev yapımı ürünleri epey ilgi gördü.Biz yazar ve
şairler yoğun kalabalıktan dolayı bir şeyler aktaralım diye yerimizden pek
ayrılamadık.
Halk müziği
sanatçımız Ali Tosun bize halk müziğimizin yürek dokunuşlarında gezdirdi.Söke Belediyesinin
halk oyunları ekibi yöre oyunlarıyla gözlerimizi doldurdu.
Program akışı
içinde devam ederken kamu spotu için yazarlar
“Yazıyorum çünkü….”ile süren cümleler kurdu. “ Yazıyorum çünkü
dilsizlerin dili olmak,sönmeye yüz tutmuş sözcüklerin sesi olmak
istiyorum.”demekten kendimi alamadım.Sait Faik “Son kuşlardan, Dülger Balığının
Ölümden “söz etmişse…Biz niçin buradaydık dil işçisi,yaşamın
aktarımcısı,yaşamın derinden gelen ışığı değilsek…
Ağaçlı Edebiyat
şöleni için o kadar heyecanlıydık ki köyde kalmaya sedirde,yer yatağında
uyumaya bile razıyken, bize Kuşadası’nda Charisma Otelinde kalmamız için
sponsor bulunmuştu.Bizler beş yıldızlı ,teknolojisinin son çizgilerinde bir
otelde kalmıştık.Konfor kimin hoşuna gitmez ki…Deniz ayağımızın
altında,gözlerimiz mavi renge batmış sanki biz o denizin içinde sonsuz mavi
olmuşuz.Sağ olsunlar bizler en gözde otelde ağırlandık.
Edebiyat Şöleni
için sahnenin içinde olmayan gizli emek veren ,kültür müdürü Neriman Arslan ve
ekibine, Mine Kadının (yeni tanıştığım fakat doğallığı ile beni
etkileyen)arkadaşıma sonsuz teşekkürü
borç bilirim. Ekip çalışmasının ruhunda en çok da onların emeğini önemserim.Gizli
kahramanlarımız oldukça ,toplumsal dayanışma içinde daha bir güçleneceğiz.Ben
şölende herkesin üzerine düşeni yaptığını görmekle daha bir güçlendim sağ
olsunlar,var olsunlar.
O gün orada 22 yazar ,şair vardık. Kim ne
düşündü bilemem. Bendeniz şöyle düşündüm .Varsın en konforlu otellerde
konaklamayalım.Köyde köy havasını yaşayalım da çocuklara yönelik şiir,öykü,masal
vb metinler üretelim,seçki kitaplar oluşturulalım.Aydın’ın Söke’ye bağlı tüm
köyleri,mahalleleri okusun. Biz Aydın’dan başlayıp tüm yurdun köylerine
ulaşalım.”Gitmesek de kalmasak da o köy bizim.” demeyelim bir parça umut da biz olalım. Düşüncesine herkes katılır da işte bu projeye sponsor
olalım.Yeme,içme konfor gelip geçici .Asıl olan köydeki umarsız ruhları yeşertmek…
Yılların gizli
tanığı ceviz ağacı kitap açarken, bizler masum,temiz yüreklerin biricik ışığı
olmak için buradaydık ,çok mutluyduk çok da huzurluyduk.Seneye daha geniş ve
büyümüş projemizle burada olmalıydık. Okumaya susamış gönüllerin hepsi kitaba dokunmalı, kitabın onun dünyasını
nasıl değiştirdiğine tanık olmalıydık.
Kitap okuyana çay bedava sloganını biraz daha ileri
götürerek okuma günleri,kitap üzerine tartışma vb etkinliklerle taçlandırmak
bizi kitap okuyormuş gibi olmaktan da kurtaracaktır.
Ben bir ceviz
ağacıyım.
Bedenimde
gözlerim göz göz
Bugün dallarıma
asıldı kitaplar ağırlaştım.
Dallarımdan
öyküler,şiirler,romanlar sarkıyordu.
Çocuklar,çocuk
yürekler mavi mavi bakıyordu
Askıda çiçeklendim.
Çiçeklerimi çoktan dökmüştüm
İçlenmiştim içten içe…
Askıda kalmasın yeter ki umutlar
Askıda kalmasın okuyanım.
Başımı yere eğdim gülümsedim.
Gülümseyişlerimiz
uzasın oradaki uzak köyler yakın olsun.Sevgiyle,umutla,barışla,huzurla….
2 Haziran 2016/ AĞAÇLI
Hatice
ALTUNAY /:KHA.
0 Yorumlar