Sibel Arslan: Zamanın İçindeki Yolculuk: Anı Yaşa, Hayatı Kaçırma




Hayat, akıp giden bir nehir gibi… Bazen dingin, bazen coşkulu, bazen ise bilinmezliklerle dolu. Her sabah doğan güneşle birlikte yeni bir gün başlar, ancak biz çoğu zaman farkına bile varmadan günleri tüketiriz. Geçmişin gölgesinde kaybolur, geleceğin kaygılarıyla oyalanırız. Oysa hayat, tam da şu anda yaşanır.


Zamanın Akışı ve Kaçırılan Anlar


İnsan, sürekli bir koşuşturmanın içinde… Daha iyi bir gelecek için çalışırken, bugünü kaçırıyoruz. “Bir gün rahat edeceğim” diyerek kendimizi erteliyoruz. Ama gerçekten o bir gün ne zaman gelecek? Bir gün mutlu olacağımızı sanırken, mutluluğun aslında o günleri beklemek değil, yaşamak olduğunu unutuyoruz.


Zaman, durmaksızın ilerlerken hayatın küçük detayları elimizden kayıp gidiyor. Sabah kahvesinin kokusu, sevdiğimiz bir şarkının ruhumuza dokunan melodisi, dostlarımızla içten bir kahkaha… Bunlar gözden kaçırıldığında, geriye sadece yaşanmamış anların pişmanlığı kalıyor.


Geçmiş mi? Gelecek mi? Yoksa Şimdi mi?


Geçmiş, anılarımızla dolu bir hazine sandığıdır. Ancak geçmişe saplanıp kalmak, bugünümüzü yaşanmaz hale getirebilir. Hepimizin pişmanlıkları, keşkeleri var. Ancak geçmişi değiştiremeyiz.


Gelecek ise bir bilinmezliktir. Elbette plan yapmalı, geleceğimizi şekillendirmeliyiz. Ama sadece yarın için yaşamak, bugünü öldürmektir. Hep daha fazlasını istemek, hep bir şeylerin eksik olduğunu düşünmek, bize şunu unutturur: Elimizdeki tek gerçeklik, şu andır.


Öyleyse en doğru soru şudur: Şimdi ne yapıyoruz? Şu anı nasıl değerlendiriyoruz? Bugün neye değer katıyoruz?


Mutluluk Büyük Şeylerde Değil, Küçük Anlarda Saklıdır


Hep büyük mutlulukları bekleriz. Büyük başarılar, büyük değişimler, büyük zaferler… Ama gerçek mutluluk, küçük anlarda saklıdır. Bir sabah kuşların cıvıltısını fark etmek, rüzgarın yüzümüze değmesini hissetmek, bir dostla saatlerce dertleşmek… Bunlar hayatın özüdür.


Mutluluğun sırrı, hayatın içindeki güzellikleri fark etmek ve onlara değer vermektir. Sürekli meşgul olduğumuzda, zihnimiz bir yerden bir yere savrulurken, aslında hayatın bize sunduğu mucizeleri kaçırırız. Oysa hayat, fark ettiğimiz sürece anlam kazanır.


Son Söz:


“Zaman geçer, anılar kalır.”


Hayatı erteleme. Bir gün değil, bugün yaşamaya başla. Çünkü yarın ne olacağını bilmiyoruz. Sevdiklerine daha fazla zaman ayır, bir an dur ve nefes al, güneşin doğuşunu izle. Hayat, büyük olaylarla değil, küçük anların toplamından ibarettir.


Anı yaşa. Çünkü hayat, geçmişin gölgesinde ya da geleceğin belirsizliğinde değil, tam şu anda yaşanır.


Sibel  Arslan

Yorum Gönder

0 Yorumlar